Müzikte çok seslilik nedir?
Müzikte çok seslilik, Türlü türlü sesleri kulağa hoş gelecek şekilde dizme sanatına verilen isimdir. Çok sesli müzik bir çok değişik sesin bir araya gelmesiyle yapılan müziktir, müzikte çok seslilik kavramı diğer bir adıyla polifonik müzik şeklinde ifade edilmektedir.
Çeşitli sesleri, kulağa hoş gelecek şekilde dizme sanatına verilen ad. Güzel sanatların bir kolu olan müzik, insanlığın doğuşu ile başlamıştır. İlkel toplumlarda yapılan din törenlerinde bu törenlerin kutsallığı, çoklukla çalınan müzik aletlerinin, söylenen dini şarkıların yardımı ile daha da artmıştır, ilk çağlarda eski Yunanlıların, din törenlerinde müziğe verdikleri önemin büyüklüğü, bunu gösteren örneklerdir. Ortaçağ boyunca, halk müziğinin yanı sıra dini müziğin de önem kazanması, bulunan yeni yeni müzik aletleri ile toplumlara daha geniş ölçüde etki yapan bir sanat durumuna gelmesi sonucunu doğurmuştur.
Fakat, müzik alanında asıl gelişmeler, Yeniçağla birlikte başlar. Ortaçağda meydana çıkan çok sesli müzik, Yeniçağda daha büyük gelişmeler kazanmış, matbaacılığın keşfi müzik notalarının çok yaygın olması sonucunu doğurmuş, yetişen büyük besteciler, müziği insanlığın ölmez bir sanatı haline getirmiştir.
Müzikte çok seslilik
- 1- Birçok ses ya da çalgının türleri hesaba katılmadan bir araya getirilmesine verilen ad.
- 2. Birçok sesin, kontrapunto kurallarına uygun olarak yazımı. [Eşanl. POLİFONİ.]
Çokseslilik kavramı Türkçe Dersleri Dilbilgisi bölümünde “Çoksesli yazı göstergelerinin belirgin niteliği” şeklinde ifade edilmektedir.
-Çoksesli müzik, teksesli bir ezgiye doğaçlamadan bir ses ekleyerek eşlik etmekten doğdu. Eşlik eden bu ses, ezgisel ve ritmik bağımsızlığını XI. yy.’da kazandı. XII. ve XIII. yy.’larda, Nötre -Dame de Paris okulunun conductum’a-rındave/Ars antiqua’nn motet’lerinde, bu iki partiye, tiz tarafta özgür ya da teması gregorius ilahilerinden alınmış bir ya da iki parti daha eklendi. Bu ezgiler, ritim dayanakları üzerinde birleşiyor ve bundan da uyumlu ya da uyumsuz akorlar ortaya çıkıyordu. XIV. yy.’da Ars nova bu akorların önemini vurgulayarak armoni duygusunu ön plana aldı. XV yy.’da müzik bas partisine dayandırılarak, çoksesliliğin ritmik ve melodik türdeşliği artırıldı. Bas partisi, dikey karşılaşmalarda belirleyici bir rol oynamaya başladı. Başlıca özelliği yatay (ezgisel) hareketlerle dikey (armonik) hareketler arasındaki denge olan ve Palestrina, Victoria, Lassus gibi bestecilerin sonra yeniden ele alacakları taklit yöntemini kullanan bu sanatın başlıca temsilcileri Josquin Des Pres, G. Dufay, J. Ockeghem’dir. 1600 dolaylarında, müzikli dramın doğusuyla gerçekleşen reform, çalgı müziği alanına (ricercare, füg) kaydırılmış olan bu besteleme tekniğini bir kenara itti.
Bununla birlikte vokal çokseslilik, J. S. Bach’ın kantatlarında, Mozart’ın missalarında, Hândel, Mendelssohn ve Honegger gibi bestecilerin oratoryolarında ya da Liszt, Verdi, Debussy, Ravel, Poulenc gibi bestecilerin motetlerinde ya da, capella şansonlarında gelişimini sürdürdü.