Durum Hikayesi Nedir?
Tanzimat Dönemi ile birlikte Türk Edebiyatı türleri arasına giren hikaye, olay ve durum hikayesi olmak üzere ikiye ayrılır. Olay örgüsü etrafında, yer, zaman ve kişi unsurlarından oluşarak gerçek ya da gerçeğe yakın olayların tamamının ya da bir bölümünün aktarıldığı türlerdir.
Durum hikayesi, herhangi bir olayın sadece bir kesitinin durum olarak aktarıldığı hikayelerdir. Olay örgüsü bulunsa da okuyucunun hayal gücüne havale edilerek sadece durum aktarılır. Durum hikayesinde okuyucunun hayal gücünden yararlanma söz konusudur. Sade ve anlaşılır bir dil kullanılır.
Hikâyede asıl olan “olay” değildir. Hikâye, sona erdiği zaman her şey bitmiş değildir. Hikâye, asıl bundan sonra başlıyor demektir. Zira, kişiler tamamıyla tanıtılmadığı, olaylarda kesinlik hâkim olmadığı için okuyucunun hayal kurması devamlı hareket hâlindedir ve kendine göre yorumlar yapmaya uygundur.
Durum Hikayesi Temsilcileri Kimlerdir?
Durum hikayesinin temsilcileri, dünyada Rus yazar Anton Çehov’dur. Ülkemizde ise temsilcileri Sait Faik Abasıyanık , Memduh Şevket Esendal ve Tarık Buğra’dır. Bu yazarlar durum hikayesi türünde önemli eserlere sahip olarak rüştünü ispatlamış isimlerdir.
Bu tarzın dünya edebiyatında ilk temsilcisi Rus yazar Anton Çehov olduğu için “Çehov Tarzı Hikâye” de denir.
Çehov, hikâye anlayışını şöyle anlatır:
“Kaleme alınan konular, “sade” olmalı. Piyer Semenovi, Maira İvanovna ile nasıl evlendi gibi… Hem sonra, yok psikoloji tahlilleri, yok hikâye, yok bilmem ne imiş! Bunlar hep özenti… Hatırınıza ilk gelen başlığı koyun, kılı kırk yarmayın, tırnak, çizgi gibi işaretleri çok az kullanmaya bakın, gösteriştir bu. Benim işim anlatmaktır. Ancak, onu başarabilirim. “