8. Sınıf İngilizce 10. Ünite Kelimeleri

8. Sınıf İngilizce dersleri içerisinde yer alan 8. Sınıf İngilizce 10. Ünite Kelimeleri (Natural Forces – Doğal Afetler) ve Türkçe anlamları aşağıdaki tabloda verilmiştir. 2022-2023 Eğitim Öğretim Yılı 8. Sınıf İngilizce 10. ünite kelimeleri listesi, alfabetik sıraya göre a’dan z’ye sıralanmıştır. 8. Sınıf İngilizce 10. ünite kelimeleri, 8. Sınıf İngilizce MEB ve 8. Sınıf Tutku Yayınlarına ait ders kitaplarının her ikisinde de yer alan İngilizce kelimeler ve Türkçe anlamlarından oluşmaktadır.

8. Sınıf İngilizce 10. Ünite Kelimeleri (Natural Forces – Doğal Afetler)

  • Natural forces: Doğal afetler, doğal güçler
  • Natural phenomena: Doğal olaylar
  • Disaster: Afet, felaket
  • Lightning: Yıldırım, şimşek
  • Non-stop cloud-to-cloud lightning: Kesintisiz bulutan buluta yıldırım
  • Earthquake: Deprem
  • Aftershock: Artçı
  • Main quake: Ana deprem
  • Flood: Sel
  • Landslide: Toprak kayması, heyelan
  • Hurricane: Kasırga
  • Forest fire: Orman yangını
  • Tsunami: Tsunami
  • Drought: Kuraklık
  • Avalanche: Çığ
  • Tornado: Hortum, kasırga
  • Storm: Fırtına
  • Volcano eruption: Volkanik patlama
  • Rainbow: Gökkuşağı
  • Raindrop: Yağmur damlası
  • Rainclouds: Yağmur bulutları
  • Sunlight: Güneş ışığı
  • Cloud formation: Bulut oluşumu
  • Fault lines: Fay hatları
  • Natural wonder: Doğa harikası
  • Explosion: Patlama
  • Nacreous clouds: Sedefli bulutlar
  • Dawn: Şafak, gün ağarması
  • Sunset: Gün batımı
  • Flora: Bitki örtüsü
  • Iceberg: Buzdağı
  • Burst: Patlama, püskürme
  • Rainfall: Yağış, yağış miktarı, sağanak
  • Water sources: Su kaynakları
  • Water shortage: Su sıkıntısı, su kıtlığı
  • Energy shortage: Enerji sıkıntısı, enerji kıtlığı
  • Soil contamination: Toprak kirliliği
  • Deforestation: Ormanların yok olması
  • Air pollution: Hava kirliliği
  • Water pollution: Su kirliliği
  • Land pollution: Kara (çevre) kirliliği
  • Global warming: Küresel ısınma
  • Overpopulation: Aşırı nüfuslanma
  • Ecosystem destruction: Ekosistem yıkımı
  • Wildlife conservation: Vahşi yaşamı koruma
  • Fossil fuel depletion: Fosil yakıt tüketimi
  • Toxic waste: Zehirli atık
  • Glacier: Buzul
  • Polar winters: Kutup kışları
  • Climate change: İklim değişikliği
  • Biological pollutants: Biyolojik kirleticiler
  • Environmental issues: Çevresel sorunlar
  • Breaking news: Son dakika haberleri, flaş haberler
  • Emergency Management Presidency of Turkey (AFAD): Türkiye Acil Durum Yönetimi Başkanlığı
  • Universe: Evren
  • World: Dünya
  • Earth: Dünya
  • Layer: Katman, tabaka
  • Plate: Tabaka, katman
  • Continent: Kıta, anakara
  • Island: Ada
  • Desert: Çöl
  • River: Nehir
  • Lake: Göl
  • Sea: Deniz
  • Pressure: Basınç
  • Magnitude: Büyüklük, boyut
  • Scale: Ölçek
  • Depth: Derinlik
  • Altitude: Rakım, yükseklik
  • Distance: Mesafe
  • Variety: Çeşitlilik
  • Danger: Tehlike
  • Serious threat: Ciddi tehdit
  • Occasion: Ortam, durum, fırsat
  • Measure: Önlem, tedbir, ölçü
  • Precaution: Önlem, tedbir
  • Process: Süreç
  • Severity: Şiddet
  • Building: Yapı, bina
  • Direction: Yön
  • Outer surface: Dış yüzey
  • Homogeneous mass: Homojen kitle
  • Average: Ortalama
  • Experience: Tecrübe, deneyim
  • Prediction: Tahmin
  • Death: Ölüm
  • Injuries: Yaralanmalar
  • Heat: Isıtma
  • Air conditioning: Havalandırma, klima
  • Energy saving light bulbs: Enerji tasarruflu ampüller
  • Non-toxic cleaning materials: Zehirli olmayan temizlik malzemeleri
  • Recyclable products: Geri dönüştürülebilir ürünler
  • Mold: Küf
  • Dust: Toz
  • Infection: Enfeksiyon
  • Future: Gelecek
  • Abundant: Bol, verimli, bereketli
  • Common: Ortak, yaygın
  • Dry: Kuru
  • Threatening: Tehdit edici
  • Mysterious: Gizemli
  • Powerful: Güçlü
  • Sudden: Ani, birdenbire
  • Regular: Düzenli
  • Enough: Yeterli
  • Approximately: Yaklaşık olarak
  • Protect: Korumak
  • Preserve: Korumak
  • Save: Kurtarmak
  • Take the necessary measures: Gerekli önlemleri almak
  • Prevent: Önlemek
  • Consist of: Oluşmak, meydana gelmek
  • Occur: Meydana gelmek
  • Create: Oluşturmak, yaratmak
  • Pollute: Kirletmek
  • Waste water: Suyu boşa harcamak
  • Use the water efficiently: Suyu etkili kullanmak
  • Kill: Öldürmek
  • Injure: Yaralamak
  • Damage: Zarar vermek
  • Lose: Kaybetmek
  • Reflect: Yansıtmak
  • Build up: Büyümek, güçlenmek
  • Jolt apart: Sarsılmak
  • Vary: Çeşitlendirmek
  • Melt: Erimek
  • Strike: Vurmak, çarpmak
  • Stay calm: Sakin kalmak
  • Take place: Yer almak
  • Cause: Sebep, sebep olmak
  • Reach up: Ulaşmak, erişmek
  • Extend: Genişletmek, yaymak
  • Eject: Çıkarmak
  • Stick: Yapışmak
  • Worth: Değmek, değer
  • Weigh: Tartmak, (ağırlık) gelmek
Bir Cevap Bırakın

E-mail adresiniz yayınlanmamaktadır.