L Harfi ile Başlayan Deyimler ve Anlamları Sözlüğü

L Harfi ile Başlayan Deyimler ve Anlamları

Sürekli olarak okulda ödev olarak verilen deyimleri araştırmak için önceden Deyimler Sözlüğü kitabını kullanırdık. Fakat teknolojinin gelişmesi ile aramanın daha kolay gerçekleştiği web sitelerinde istediklerimizi aramaya başladık. Arama motorlarında “L” harfi ile başlayan deyimler” aramasını gerçekleştirerek geldiğiniz bu sayfamızda L harfi ile başlayan deyimler, bu deyimlerin açıklamaları ve cümle içinde kullanımına ait örnekleri göreceksiniz. Türkiye’nin en büyük eğitim sitesinde istediğinizi bulmuş olmanızı umuyoruz.

Lafa boğmak: Birinin söz söylemesine fırsat vermeyip meseleyi gereksiz ve boş sözlerle anlaşılmaz kılmak, gürültüye getirip uzatmak.

Laf (söz) altında kalmamak: Bir münakaşa sırasında söylenen her dokunaklı söze karşılık vermek, söz altında ezilmemek.

Laf (söz) aramızda: “Söyleyeceğim sözleri başka biri duymasın, bilmesin, konuştuklarımız aramızda kalsın” anlamında kullanılır.
Örnek: “Laf aramızda, Ali yine öç alacağım demeye başlamış.”

Laf atmak
: 1. Dokunaklı sözlerle sataşmak, uzaktan işittirmek. 2. Karşılıklı söyleşmek, konuşmak. 3. Sözle sarkıntılık etmek.
Örnek: “Laf atarak beni tahrik etmeye çalışıyorlardı.”

Lafa tutmak
: Birini konuşarak, gereksiz meseleler anlatarak işinden alıkoymak.
Örnek: “Onu biraz lafa tutup oyalamaya başladılar.”

Laf ebesi
: Söyleyecek sözü bol olan, her söze karışan, herkese söz yetiştiren, çok konuşan.
Örnek: “Laf ebeliğini bırak da ne söyleyeceksen söyle!”

Laf etmek
: 1. Konuşmak. 2. Bir şeyi dedikodu konusu yapmak.
Örnek: “Akşam buluşalım da iki çift laf edelim.”

Lafı (sözü) ağzına tıkamak
: Birinin sözünü bitirmesine fırsat vermemek, onu susmak zorunda bırakmak, konuşmasını önlemek.
Örnek: “Ağzını açar açmaz lafı ağzına tıkadılar adamcağızın.”

Lafı (sözü) ağzında gevelemek
: Söylemek istediğini açık olarak bir türlü söyleyememek, şundan bundan bahsetmek.
Örnek: “Beni görünce şaşırdı, lafı ağzında gevelemeye başladı.”

Lafı ağzında kalmak
: Söyleyeceğini söylemeye zaman bulamamak, konuşmasını bitirememek.

Lafı (sözü) çevirmek: Konuşmasının sakıncalı bir biçim aldığını fark edince söze başka bir yön vermek, başka konuya geçmek.
Örnek: “Beni görünce birden nasıl da sözü çevirdi.”

Lafını (sözünü) etmek
: Bir şey üzerinde konuşmak.
Örnek: “Artık lafını etmeyin şu adamın!”

Lafını (sözünü) bilmek
: Tutarlı ve mantıklı konuşmak, sakıncalı olmayan ve birini kırmayan sözler söylemek, saygılı ve yerinde konuşmak.
Örnek: “O daima lafını bilir bir insan olmuştur.”

Laf işitmek: Birisi tarafından paylanmak, azarlanmak,
Örnek: “Çabuk ol, senin yüzünden laf işiteceğiz öğretmenden.”

Laf olsun diye
: Rastgele, belli bir amaç gütmeden.
Örnek: “Kızma canım, laf olsun diye söylemiştir o sözleri.”

Laf (söz) taşımak
: Aralarını açmak maksadıyla birinin bir kimse hakkında söylediği hoş olmayan sözlerini o kimseye ulaştırmak, söz getirip götürmek.
Örnek: “O laf taşıyıcı adamdan uzak durmalısın.”

Laf (söz) yetiştirmek
: Bir söze karşılık vermekte gecikmemek, durmadan konuşmak.

Laf (söz) yok: “Kusursuz, eksiksiz, eleştirilecek bir yanı dahi yok” anlamında kullanılır.
Örnek: “Arkadaşıma laf yok, o mert mi mert biridir.”

Lâhavle çekmek
: Sıkıntıyı, öfkeyi gidermek, sabır telkin etmek için “Lâhavle” ile başlayan duayı okumak.
Örnek: “Lâhavle çekmeden başka bir şey yapamadım.”

Lamı cimi yok
: “Hiçbir bahane, itiraz, mazeret, duraksama, karşı gelme yok” anlamında kullanılır.
Örnek: “Lamı cimi yok, bu akşam bize geleceksiniz, tamam mı?”

Lastikli söz
: Değişik mânâlara gelen söz.

Leb demeden leblebiyi anlamak: Daha sözün başında ne demek istediğini anlamak, anlayışlı ve kavrayışlı olmak.

Leke sürmek: Suç yüklemek, birinin onurunu sarsacak biçimde iftirada bulunmak.
Örnek: “Zorla kadıncağıza kara bir leke sürdüler, Allah`tan hiç korkmadılar.”

Leşini çıkarmak
: Çok feci dövmek.
Örnek: “Beş kişiydiler, adamın leşini çıkardılar.”

Leşini sermek
: Öldürmek.
Örnek: “Ben de onun leşini sermezsem…”

Leyleğin yuvadan attığı yavru
: Yakınlarından ilgi görmeyen, çevresinin uzaklaştırdığı kimse.

Lokma ağzında büyümek: Herhangi bir sebepten, acı ya da üzüntüden dolayı lokmasını yutamamak, yiyememek.
Örnek: “Ağzında lokmalar büyümeye başladı, gözleri dolu dolu oldu.”

Lokmasını saymak
: Birinin ne kadar yediğine bakmak, çok yiyeceğinden korkmak.

Lök gibi oturmak: Bir yere bütün ağırlığıyla çökmek, oturup kalmak.
Örnek: “Sedire lök gibi oturunca gacur gucur sesler duyuldu.”

Lügat paralamak
: Anlaşılmaz, süslü, parlak, ağdalı, konuşma dilinde geçmeyen kelimelerle konuşmak.
Örnek: “Lügat paralamak hoşuna gitmeye başlamıştı.”

Lüpe konmak
: Değerli bir şeyi bedavadan, emek sarf etmeden ele geçirmek.

1 Yorum
  1. Army once blink bir Gızcagız says

    Site çok güzel çok işime yaradı bu bilgiler teşekkür ederim

Bir Cevap Bırakın

E-mail adresiniz yayınlanmamaktadır.